9 Mayıs 2025 / Cuma
  • Ana Sayfa
  • Gündem
  • Röportaj
  • Dermokozmetik
  • Yeni Ürün
  • Anne & Bebek
  • Atama
  • Vitamin
  • İlaç
  • Medikal
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Gündem
  • Röportaj
  • Dermokozmetik
  • Yeni Ürün
  • Anne & Bebek
  • Atama
  • Vitamin
  • İlaç
  • Medikal
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

İYİ YAPTIĞIN İŞİ SEVMEK

OTCNewsAdmin Yazan OTCNewsAdmin
27 Ocak 2019
Kategori : Genel
A A
fıkret kucukkoyuncu2 yeni

fıkret kucukkoyuncu2 yeni

Fikret Küçükkoyuncu 

İnsan sevdiği işi mi iyi yapar, yoksa iyi yaptığı işi mi sever?

Son yazımda insanın yaptığı işe bir anlam yüklediğinde gerçekten mutlu olma ihtimalinin çok daha yüksek olacağını düşündüğümü söylemiştim. Tabi ki bu tek başına yetmez.

Bu yüzden yazımı böyle bir soru ile bitirmiştim.

Çoğumuz insanların sevdiği işi yaptığında çok daha başarılı olacağını düşünür. Hele ki hobisinden para kazanmak, doğası gereği başarıyı getirir deriz.

Eskiden ben de böyle düşünürdüm ama bunun farklı bir denklemi olduğunu sonradan keşfettim.

İnsan aslında iyi yaptığı işi sevmeye ve çok yoğun bir tatmin duygusu yaşamaya başlıyor.

Bunu eğitimlerimde şöyle bir örnek ile anlatmaya çalışıyorum.

Düşünün ki 3 yaşında 2 çocuk var. Bunlardan bir tanesi resim yapma konusunda pek başarılı değil, diğeri ise doğuştan bir özellik sayesinde biraz daha yatkın ve yetenekli. Aralarındaki bu doğuştan bir miktar fark var ve bu göz ardı edilemez tabi ki ancak hikâye bundan sonra başlıyor.

Yetenekli çocuk, ilk resim denemelerini yapmaya başladığında yaşıtlarından biraz daha iyi olduğu için yaptığı resimlerin sonunda ailesinden, öğretmelerinden ve arkadaşlarından hep olumlu geri bildirim ve takdir almaya başlıyor. Bu onun 2.resmini çok daha istekli bir şekilde yapmasına neden oluyor. Sonra 2.resim, sonra 3 ve her defasında bu pozitif döngü sayesinde çok daha keyif almaya başlıyor ve bu durum her defasında çok daha iyisini yapmasını sağlıyor.

Çok da yetenekli olmayan diğer çocuk ise, ilk resminden sonra önemli bir eleştiri almasa bile yine çevresindeki kişilerin beden dillerinden ve söylemlerinden birazcık yetersiz olduğu izlemine kapılıyor. Ebeveynler, “Çok güzel yapmışsın, aferin, yalnız şurayı da şöyle yapabilirsin” diyerek onun eksikliğini hissettirmeye başlarken, arkadaşları çok daha acımasız bir şekilde “bu ne ya çok kötü” diyebiliyor doğal olarak. Dolayısıyla bu çocuğun 2.resmi yaparken ki aşkı eskisi gibi değil. Sonra 3,4,5 derken yavaş yavaş bu konudan soğumaya başlıyor, hatta bir bakıyorsunuz, ilkokulda resimleri annesi yapıyor. Yani bu durumda da negatif döngü süreci işliyor.

Bu 2 farklı profil yıllar sonra bu konuda inanılmaz bir farkla karşımıza çıkabiliyor. Oysa başlangıçtaki fark bunu doğuracak kadar değildi.

Bunun olmasının nedeni, benim ortaya attığım soru aslında. Bir konuyu iyi yapmaya başladığımızda etraftan hep iyi geri bildirimler gelmeye başlar ve bu sizi onu yapmaya çok daha fazla teşvik eder. Zaten başarıyı getiren şey bir işi ne kadar fazla tekrarladığınız ve ona ne kadar odaklandığınızdır çoğu zaman.

Ancak bir konuda başarısız olduğunuzda geri bildirimler olumlu gelmeyecektir. O zamanda en hafif durumuyla hevesiniz kaçacak ve o konuda uzak durmaya başlayacaksınız.

Yani bir konudaki başarınız sizin işi sevmenizden değil, iyi yapmanızdan gelmektedir. Bunun başlangıcında doğal bir yatkınlık veya işin gerekliliği ile karakterinizin uyumu olabilir ancak sonucu belirleyen pozitif döngüdür.

Bunun sonucu şudur ki; eğer sahip olduğunuz işte en iyisi olmak için çabalar ve yeteri kadar sabır gösterirseniz o işi artık eskisinden çok daha fazla sevmeye başlarsınız. Yani çok daha mutlu bir iş hayatınız olur, bu demektir ki çok daha mutlu bir insan olursunuz.

O nedenle bazen görüştüğüm teknisyen arkadaşlarıma şunu sorarım. Hayal et ki; bulunduğun ilin en iyi teknisyenisin her açıdan. Bu sana nasıl hissettirirdi? Yani müşteriler gözünde nasıl gözükürdün ve bu seni mutlu eder miydi? İşverenin ve takım arkadaşların hatta eczaneye hizmet getiren firma çalışanları gözünde nasıl olurdun? Gelen ortak cevap; “hepsinin gözünde müthiş bir saygınlığa ulaşırım ve herkes tarafından takdir edilirim”. Peki bu sana nasıl hissettirir diye sorduğumda herkes hem fikir “müthiş olurdu”.

O zaman bu mutluluğu yaşamak için yaptığımız işte en iyisi olmaya çalışmak lazım. En iyi olmak da önemli değil aslında bugünden çok daha iyi olmak, kendini geliştirmek ve birilerine bir fayda sunmak. O yolda ilerlemek bu döngüyü başlatmak için yeterli.

Esasen buradaki motivasyon faktörünün takdir görme çabası olduğu çok açık.

İnsanoğlunun en net otomatik duygu ve davranışlarından biridir bu, takdir görürsen mutlu olursun.

Öte yandan, bundan çok daha kalıcı ve yüksek dozlu motivasyon faktörleri daha var. Bunlar iç motivasyon faktörleri, ama onlar tabi ki ayrı bir yazı dizisi konusu. Önümüzdeki dönemde bahsedeceğim.

 

Şimdilik hoşça kalın.

OTC News

Barbaros Hayrettin Paşa Mah. 1993 Sk. Papatya Residence 2. No: 35. A Blok. Kat: 6 Daire; 109
ESENYURT/İSTANBUL
Tel: 0212- 853 63 05 Fax: 0212- 853 63 15

© 2021 Tekprosis Bilgisayar - Tekprosis Professional Partner

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Gündem
  • Röportaj
  • Dermokozmetik
  • Yeni Ürün
  • Anne & Bebek
  • Atama
  • Vitamin
  • İlaç
  • Medikal
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM

© 2021 Tekprosis Bilgisayar - Tekprosis Professional Partner