Geçtiğimiz ay Türk Eczacıları Birliği (TEB) 40. Dönem İkinci Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı vardı. Toplantıya 54 Bölge Eczacı Odası Başkanı katıldı. Toplantının ana konusu; “Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokol” idi.
Bu toplantının haberini sayfalarımızda bulabilirsiniz. Haberin başlığını köşemin başlığına taşıdım: “Eczacı bugün “artık yeter!” deme noktasında”. Bunun sebepleri çok. Sattığınız bir ürünün fiyatı son 10 yılda 572 defa indirime uğrarsa ne yaparsınız? Dükkanı kapatırsınız değil mi? Evet, eczacıların raflarındaki ilaçların fiyatları 572 defa indirime uğradı. Reel gelir azaldı, maliyetler yükseldi. Ama eczacı eczanesini kapatmadı. Çünkü, eczacılar kutsal bir görevi ifa ediyorlar. Zarar da etseler vatandaşa ilaçlarını ulaştırıyorlar. Eczacıların % 54,8’i kredi kullanmakta. Kredi kullanan eczacıların % 66’sı ise sürekli olarak kredi almak zorunda kalmakta. Yani zarar eden eczacı kredi sarmalına girmiş durumda. Eczacı, eczanesinin ekonomik sürekliliğini sağlayabilmek için borçla yaşıyor adeta…
TEB ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında 31 Mart 2016’da sona erecek geçici Protokol imzalanmıştı. Yani Protokolün süresi sona eriyor. Eczacılar, ekonomik refahlarını temin edecek; halka en yakın sağlık noktası olan eczanelerdeki kan kaybının önüne geçecek hayatsal taleplerinin kabulünü bekliyor. Eczane çalışanları ve aileleri ile birlikte 240 bin insanın ekmek kapısı eczaneler. Başkanlar Toplantısı’nın sonuç bildirgesinin son cümlesi anlamlı: “Meslek birliğimiz öncülüğünde örgütlülüğümüzden gelen gücümüzü kullanmaktan çekinmeyeceğimizi kamuoyuna saygılarımızla ilan ediyoruz.” Bu cümleden anladığım “gerekirse sözleşme imzalamayız”. Ki toplantıya katılan başkanların büyük çoğunluğu ekonomik taleplerin karşılanmaması halinde sözleşme imzalamama taraftarı. Sözleşme imzalanmazsa ne olur? Eczanelerin Medula sayfaları kapanır. Vatandaş reçetesindeki ilaçların tamamını parasıyla almaya başlar. Tabi ki böyle bir durumun yaşanmasını kimse istemez. Yaşanmaması için de eczacıların ekonomik sorunlarına çözüm bulunmalı.
Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri, 13 bin eczanenin zarar ettiğini elindeki verilerde görüyor. Yine geçtiğimiz günlerde bazı eczacı odası başkanları SGK Başkanı ile görüştü. Eczacıların durumunu aktararak çözüm yolu bulunmasını talep ettiler. Türk Eczacıları Birliği de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Süleyman Soylu ile bir görüşme gerçekleştirdi.
TEB tarafından eczacı milletvekillerine de eczacıların durumu hakkında bilgi verildi.
Bilgi notunda;
- 2004 İlaç Fiyat Kararnamesi ve 2009 Global Bütçe Uygulaması’nın eczacılar açısından meydana getirdiği ciddi ekonomik olumsuzluklar, • Fiyat düşüşleri nedeni ile eczane stoklarında oluşan kayıpların ilaç firmaları tarafından telafi edilmemesi, • Son 10 yılda eczanelerden hizmet alan kişi sayısındaki artması ve muayene ücretlerinin eczanelerden tahsil edilmesi nedeni ile eczanelerin iş yükündeki artış ve buna bağlı olarak gelişen hizmet giderlerindeki yükselme, • Farklı mevzuat düzenlemeleri nedeni ile eczane cirolarında yaşanan kayıplar, • Sayıları gün geçtikçe artan eczacılık fakülteleri ve buna bağlı olarak eczane sayılarındaki artış ve 2013 yılında yapılan protokol revizyonundan sonra eczacıyı ve eczane ekonomilerini rahatlatacak hiçbir iyileştirmenin yapılmamış olmasının eczane cirolarında ve eczacıların reel gelirlerinde meydana getirdiği ciddi kayıplar ve diğer konular detaylı bir biçimde aktarıldı.
Süreç kısaldığı için görüşmeler ardı arkasına yapılıyor. Temennimiz bu görüşmelerde eczacının lehine bir sonuç çıkması.
Bu arada; meslek örgütümüz Türk Eczacıları Birliği’ne tüm eczacılarımızın sahip çıkması bu süreçte yalnız bırakmaması gerekmektedir.
Yeni bir sayıda buluşmak dileğiyle
Esen Kalın.