Orhan YILDIZ
Özellikle son 10 yıl içerisinde sektörde yaşanan ekonomik sıkıntılar, hemen herkesi bir çıkış yolu bulmaya itmiş durumda.
Bir yandan mesleğimizi en iyi şekliyle yapmaya çalışırken diğer yandan da güncel ekonomik sıkıntılarımızı nasıl atlatabileceğimizle ilgili çözümler üretmeye, yeni yöntemler denemeye çalışıyoruz.
Son zamanlarda da eczanelere en çok, perakendecilik üzerine bilgi pompalanıyor. Satışı ve özellikle elden satışı arttırmanın yöntemleri anlatılıyor.
Elbette eczanelerde kişisel bakım ürünlerinin, OTC ürünlerinin, bulunması ve satılması çok önemli. Hatta bu ürünlerin eczaneden sağlık danışmanlığı ile birleştirilerek tüketiciyle buluşturulması çok daha güvenli bir yol.
Ancak bu tür bilgilerin kontrolsüz olarak verilmesi ve uygulanması zaman içerisinde birçok komplikasyonu da beraberinde getirebiliyor. Örneğin; ürün gamı olarak eczanelere en yakın olan ve de bizlere onlar gibi olmamız konusunda en çok baskı yapılan kişisel bakım marketlerini ele alacak olursak, markaları değişse de biri birinin kopyası olduklarını görürüz. Orada birinci hedef “Satış ve kârlılık”tır. Sağlanılan fayda her zaman geri planda olmuştur. Elbette bu cümle onların insan sağlığına önem vermediğini göstermez. Ancak taahhüt ettikleri “Fayda” kişilere göre değişir. Somut örnek verecek olursak baş ağrımızın geçmesi göreceli değildir ancak kırışıklıklarımızın giderilmesi oldukça görecelidir.
Perakende sektörünün iyi uygulamaları eczanelerde de uygulanabilir ve uygulanmalıdır da. Bu uygulamalar sırasında gözetilecek olansa eczanenin ve eczacılığın ruhuna zarar vermemek olmalıdır. Her birinin ayrı ruhu olduğuna inandığım eczaneler, insan sağlığı ve ona sağlanacak “Fayda” kelimesine odaklanan kurumlardır. Bu durum da onları en güvenilir meslekler sıralamasında her zaman yukarıda tutmuştur.
Eczanelerimizi ayakta tutabilmek için “Fayda” ve “Satış” kavramlarının çarpıştığı mücadelede, ancak kendi güçlü silahımızı kullanarak galip gelebiliriz. Amaç kapıdan giren herkese fayda sağlamaktan, kapıdan giren herkese satış yapmaya everilmeye başladığında, çok da uzun olmayan bir süre içerisinde eczacılara ve dolayısıyla eczanelere karşı bir güven kaybı yaşanabilir. Yıllarını mesleğine adamış, idealleri olan bir eczacının kaybetmeyi en son düşüneceği şey de ona duyulan güven ve itibarıdır.
Var olma nedeni toplum sağlığı ve bu konuda yapacağı katkı olan eczacılarımızın ve çalışanlarının önceliği kapıdan giren her kişiye “maksimum fayda” sağlamak ekseninde kaldığı ve bir takım iyi uygulamalar gündeme alındığında satış da, ciro artışı da, karlılık da kendiliğinden gelecektir.