Fikret KÜÇÜKKOYUNCU yazdı…
Kişi yetkin olduğu bir konuda işine ne kadar karışılırsa o derece de-motive olur. Ancak burada önemli olan nokta kişinin o işe ne kadar hakim olduğu, yetkinliğinin ne derece olduğudur.
Geçen yazımda iş yerinde motivasyon ile ilgili ünlü yazar Daniel Pink’in yeni nesil motivasyon teorisine değinmiştim. Bu teoride günümüz dünyasında özellikle yaratıcılık ve kendinden bir şey eklenmesi gereken konularda işlerde ceza ve ödül gibi klasik kabul edilen motivasyon araçlarından çok, iç motivasyonun çok ciddi bir önemli olduğunu anlatmıştım. İçsel motivasyonun ise 3 bileşeni olduğunu belirtmiş ve işe anlam yüklemenin önemine değinmiştim.
- Özerklik
- Amaç/Anlam
- Ustalık/Uzmanlık
Şimdi ise özerklik konusunu biraz açalım.
İş Hayatında Özerklik
Özerklik, bağımsızlık, özgürlük gibi kavramları anlatır, doğrudur da. Burada kastettiğimiz sorumlu olduğumuz işte, yetki alanımızda kararları mümkün olduğunca kendimiz vermek isteriz ve bu bizi motive eder. Kişi yetkin olduğu bir konuda işine ne kadar karışılırsa o derece de-motive olur. Ancak burada önemli olan nokta kişinin o işe ne kadar hakim olduğu, yetkinliğinin ne derece olduğudur. Eğer işte henüz tecrübe sahibi değilsek ve öğrenme aşamasında isek, gayet tabi ki yol gösterilmesini, yardımcı olunmasını arzu ederiz, hatta talep ederiz.
Öte yandan o aşamada bile bize güvenilip sorumluluk verilmesi, işin bazı alanlarının bize bırakılması bile hoşumuza gidecektir.
Ünlü NeuroLeadership Institute’un da kurucularından David Rock da, SCARF teorisinde “Autonomy” yani özerkliğin insanı mutlu ve motive eden kavramlardan biri olduğunu ortaya koymuştur.
Peki iş hayatında neleri kendi kontrolümüzde ve özgürlüğümüzde yapabiliriz. Araştırmacılar bunu 4 ana başlıkta toplamışlardır.
- Görev; İşin kendisi ile ilgili nelere öncelik verileceğinin kişinin kendisinin karar vermesi
- Zaman ; Çalışma saatleri, neyi ne zaman yapacağı ve proje teslim süreleri konusunda özgür olması
- Ekip ; Çalışacağı ekibi kendinin seçebilmesi
- Teknik ; İşi yapma şeklinin kendisine bırakılması
Çalışanlara kendi alanlarında belli ölçülerde özerklik verildiğinde motivasyonun ve verimin arttığına dair birçok çalışma vardır. Örneğin Cornell Üniversitesinin 320 şirket üzerinde yaptığı araştırmada, çalışanlarına daha fazla özerklik şirketlerin vermeyenlere göre çalışan devir hızlarının %66 daha az olduğu ve uzun vadede 4 kat hızlı büyüdüğü gösterilmiştir.
Herkesin kendi işletmesinde ya da ekibinde bu konuda yapabileceği bir şey mutlaka vardır. Ancak türlü bahanelerle biz genelde çalışanlarımıza müdahale etme eğilimindeyiz, çünkü biz olmadan işler yürümeyecek diye düşünürüz. Her adımını kontrol ederek ve hatta daha da ileri gidip işi kendimiz yaparak çalışanlarımızın zaten az olan motivasyonunu kırma konusunda maalesef çok becerikliyiz!!
İnsan Doğası…
Şunu unutmamak lazım ki; insan doğası aslında pasif ve eylemsiz değil yani dürtülmeye ihtiyacı yok. Eğer ona yeterli alan ve sorumluluk verilirse kendinden harekete geçme ve başarma dürtüsü çok güçlüdür. Bunun en büyük kanıtı ise çocuklardır. Merak edip gelişmeyen bir bebek-çocuk yoktur. Sonra biz onları sindiririz hayat içerisinde ama doğamızda bunun olduğunu kabul etmemiz lazım.
Bizim çalışanlarımız böyle değil dediğinizi duyar gibiyim, hep kaytarmaya çalışanları gördüğümüz için. Oysa belki işe kendini ait hissetmiyordur. Burada bizim de bir sorumluluğumuz yok mudur gerçekten?
Yapmamız gereken sadece onları cesaretlendirmek, hata yapmalarına izin vermek, onları geliştirmek ve doğru zamanlarda delege edip sorumluluk yüklemek.
Steve Jobs bu konuya en güzel yaklaşımlardan birini yapmıştı; “Zeki insanları işe alıp, sonra onlara ne yapacaklarını söylemek bana mantıklı gelmiyor. Biz zeki insanları işe alırız ki, onlar bize ne yapacağımızı söylesinler”
Son olarak; kendi işini yapmak isteyen milyonlarca girişimcinin hayattaki en önemli motivasyon aracının “özerklik” olduğunu unutmayın. Bir girişimci olarak bunu biliyor ve hissediyorum
Şimdilik hoşça kalın…