Ecz. Yusuf KÜRKÇÜOĞLU yazdı…
SGK’nın, 27 bin eczacıya bu uygulamayı dayatmak yerine, e-reçete yazamayan hekimin, kâğıt reçete yazdığında bu reçeteyi tarayıp Medula sistemine yüklemesi için düzenleme yapması gerekmektedir.
ECZACI ARŞİV MEMURU DEĞİLDİR…
Eczacılar, muayene ücreti tahsilatı, kâr oranlarının düşüklüğü, artan giderler ile mücadele ederken yeni bir angarya Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) geldi. Sosyal Güvenlik Kurumu, kağıt reçetelerin eczaneler tarafından taranmasını ve 10 yıl saklanmasını istiyor. Bunu da 1 Mart 2020’den itibaren zorunlu hale getirdi.
Türkiye’deki tüm doktorların e-reçeteye geçtiği bilinirken yazılan kağıt reçetelerin önüne neden geçilmiyor? Kağıt reçete yazıldı diyelim bunu eczacı neden tarayıp 10 yıl saklamak mecburiyetinde. Mantıklı bir tarafı yok. Ya kağıt reçete yazılmayacak ya da yazılan kağıt reçeteler SGK’ya tesliminden sonra SGK tarafından muhafaza edilecek. Eczacılar SGK’nın arşiv memuru değildir. Çatı örgütü Türk Eczacıları Birliği bu uygulamayı kabul etmezken, SGK’nın bu ısrarcı tavrını anlamak mümkün değil.
Reçetelerin taranması yöntemi Türkiye’nin 27 bine yakın noktasında sağlık hizmeti sunan eczacılara reva görülen bir angaryadır. Anayasanın ilgili maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, angarya kabul edilemez. Ayda 4 bin reçete veren bir eczanenin en azından 1.000 reçetesi kağıt olabilmektedir. Bin reçeteyi taramak için bir eleman tutulması gerekmektedir. Bunun masrafı da 5 bin liraya yakındır. Bu masrafı SGK karşılayacak mı acaba?
SGK’nın, 27 bin eczacıya bu uygulamayı dayatmak yerine, e-reçete yazamayan hekimin, kâğıt reçete yazdığında bu reçeteyi tarayıp Medula sistemine yüklemesi için düzenleme yapılması en mantıklısıdır.
Bu arada, SGK ile Türk Eczacıları Birliği arasında Yeni Protokol görüşmeleri devam ediyor. Bu protokol çerçevesinde eczacı haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu görüşmeler devam ederken eczacılara kağıt reçete angaryasının getirilmesi ise üzüntü vericidir. Eczacının üstüne bu yük bindirilirken protokolde ne gibi avantajlar elde edecek acaba eczacı?
ECZ. BERAT BERAN ve DİYARBAKIR
Geçtiğimiz ay 11. Bölge Diyarbakır Eczacı Odası Ecz. Berat Beran Kütüphanesi ve Dinlenme Salonu’nun açılışına katıldım. Bir Diyarbakır doğumlu ve Diyarbakır sevdalısı olan Berko İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Berat Beran’ın isminin verildiği kütüphanenin açılışına TEB Başkanı Erdoğan Çolak ile bölge eczacı odası başkanları da katıldı. Berat Beran, her zaman Diyarbakır Eczacı Odası’nın yanında olacağını belirtirken mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
DOLU DOLU BİR DERGİ…
Bu sayımızda; Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Sekreteri Ecz. Mehmet Aydoğan ve Genel Sekreter Yardımcısı Ecz. Ali Erdem ile TEİS’in faaliyetleri ve eczacılık mesleğinin sorunları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşide, Erdem ve Aydoğan eczacılık mesleğinin sorunlarına değindiler. Türk Amerikan Eczacılar Birliği (TAEB), 2017 yılından beri başlattığı proje ile eczacılık fakültesi öğrencilerine Amerika’da 1 aylık staj imkânı sunuyor. TAEB Başkanı Ecz. Mehmed Bülend Uğur, yaptığımız röportajda eczacılığın, değişen, dönüşen dünyada sürdürülebilirliğini sağlamak ve gelişmeleri yakından takip edebilmek için her yıl eczacılık fakültesi öğrencilerine staj imkânı sağlayacaklarını söyledi. Her iki röportajımızı ilgiyle okuyacağınızı umarım.
Bu sayımızda birbirinden önemli köşe yazılarımız da var. Fikret Küçükkoyuncu’nun, “Danışmanlığın önündeki bariyerler ve çözümleri”, Ecz. Ayşegül Birlik’in, “C vitamini bilimi: Moleküler bakış”, Ecz. Kerem Demirgil’in, “Ayna ayna söyle bana”, A.Cihat Kürkçüoğlu’nun, “İlk Urfalı Eczacı: Veysi Ziya Nural”, Ecz. İmran Altıokka’nın, “Kozmetiklerde kullanılan ftalat türevleri zararlı mıdır?” ve Tuncer Kayar’ın, “Balkanların gezi reçetesi” başlıklı yazıları dikkat çekici.
Yeni bir sayıda buluşmak dileğiyle,
Esen Kalın…