Dr. Ecz. Metin UYAR
Diyabet ve obezite artık “modern çağın salgınları” olarak görülüyor. Çünkü modern yaşamın beraberinde getirdiği yeni yaşam alışkanlıklarımız, her iki hastalığın da hız kesmeden artış göstermesine yol açıyor. Saygın kuruluşların güncel verileri bu artışın, ne yazık ki hız kesmeden devam edeceğini gösteriyor. Ben de çağımızın en büyük sağlık sorunları arasında yer alan diyabet ve obezite tedavilerine yönelik gelişmeleri doğrudan araştırma projelerinin başında olan bilim insanlarından öğrenmek için Danimarka’ya gittim. Kar amacı gütmeyen bir vakıf, ilaç şirketi olan Novo Nordisk’in araştırmacılarından, bu hastalıkların dünyadaki ve ülkemizdeki yaygınlığını ve hastalar için umut vaat edecek bilimsel gelişmeleri öğrendim.
“Fazla kilo hastalık olarak görülmüyor”
Dünyada 425 milyon yetişkin, ülkemizde ise 7,5 milyon kişi diyabetle yaşıyor. 2045 yılında ise dünyada 629 milyon, ülkemizde ise 11,2 milyon diyabet hastası olacağı öngörülüyor. Yani yakın bir gelecekte her 10 kişiden biri diyabet ile yaşayacak. Diyabetin oluşumunu da tetikleyen, bir diğer dünya salgını ise obezite… Dünya Sağlık Örgütü şu anda dünyada 600 milyon obezite hastası olduğunu bildiriyor. Ülkemizde ise obezite prevalansı yüzde 30’un üzerinde ve 20 milyona yakın obeziteli hasta olduğu düşünülüyor. Araştırmalar şehir hayatının bu hastalıklar açısından riski arttırdığını da ortaya koyuyor. Dünya genelindeki diyabetlilerin yüzde 65’i şehirlerde yaşıyor. Yani özellikle büyük şehirlerde eczacılık yapan meslektaşlarımın; “Ne yapalım modern şehir hayatı…” bahanesine sığınarak sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam gibi riskleri görmezden gelerek yaşayan kişileri uyarmak konusunda üzerlerinde büyük bir sorumluluk bulunuyor. Hatta her gün eczanenize gelen birçok kişi belki de o riskle çoktan karşılaştı ancak farkında değil! Uzmanlara göre diyabetlilerin yarısı hastalığının farkında değil. Obezitede ise durum biraz daha farklı; kişiler fazla kilo ile yaşamı genellikle bir hastalık olarak görmüyor. Hastalığı bilmemek veya yok saymak ise diyabet ve obeziteye bağlı gelişen diğer sağlık sorunlarının açığa çıkma hızını arttırıyor. Bildiğiniz gibi obezite; azalmış yaşam beklentisi ve tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, yüksek kan basıncı, dislipidemi, OSAS (Obstruktif Uyku Apne Sendromu) ve belli kanser tipleri dahil çok sayıda komorbidite ile ilişkilendiriliyor. Obeziteli kişilerde yüzde 5-10 kilo kaybının ise kan şekeri düzeyleri, kan basıncı, kan lipitleri ve OSAS’da iyileşmeler dahil önemli sağlık faydaları olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar bulunuyor. Bu nedenle iletişim içinde olduğumuz kişileri obezite ve diyabet hakkında bilinçlendirmemiz ve daha sağlıklı yaşam alışkanlıklarına yönlendirmemiz kritik önem taşıyor.
“Yeni tedavilerde hasta uyumu artıyor”
Yıllar süren araştırmaların sonucunda ortaya çıkan yenilikçi tedaviler de bu hastalıklarla mücadele eden hastaların hayatında büyük değişimler yaratıyor. Diyabet tedavilerinin seyrini değiştiren araştırmacılardan olan Lotte Bjerre Knudsen, yeni ilaçların kan şekerini dengelemekle yetinmediğini vurguluyor. Knudsen yeni ilaçların; hastaların kilo vermesini kolaylaştırarak, diyabeti tetikleyen ana risk faktörlerinden olan fazla kiloyla da mücadele ettiğini anlatıyor. Geliştirdikleri ilaçlarla diyabete bağlı ortaya çıkan kalp damar hastalıkları riskini azaltmayı başardıklarını da vurguluyor. Toplantıda araştırmacıların hasta konforunu önemseyerek tedaviler geliştirmek için de çalıştıklarını anlıyorum. Örneğin diyabet hastaları doğal olarak kendilerine iğne batırdıkları enjeksiyon tedavilerini sevmiyor. Novo Nordisk ilaç firmasının bilimsel çalışmalarının başında olan Dr. Mads Krogsgaard Thomsen bu nedenle geliştirdikleri yeni ilaçları önce haftada bir enjeksiyonla uygulanan forma, daha sonra ise ağızdan alınabilecek bir forma dönüştürdüklerini anlatıyor. Bu ufak gelişmeler için yıllarca çalıştıklarını ancak hastaların tedaviye uyumunu arttırarak, tedavi başarısını nasıl olumlu etkilediğini gördüklerinde çok mutlu olduklarını söylüyor.
“Obezite tedavisinde: Liraglutid”
Dr. Mads Krogsgaard Tip 1 diyabet içinse umutlarının kök hücre tedavilerinde olduğunu anlatıyor. Krogsgaard kök hücre tedavileriyle tip 1 diyabeti hayvanlarda tamamen iyileştirmeyi başardıklarını anlatıyor. İnsanlarda da 20 yıl içinde bu olumlu sonucu görmeyi hedeflediklerini anlatıyor. Tip 2 diyabetin önlenmesi içinse obeziteyi engellemek gerektiğini vurguluyor ve “Bunun için de çalışıyoruz. Obez hastalarda yüzde 15 kilo kaybı sağlayan bir ilaç geliştirdik. Bu ilaçla birlikte kullanılarak yüzde 30’a yakın kilo kaybını mümkün kılan bir ilaç üzerinde de çalışıyoruz. Bunu başarabilirsek obeziteyi engellemeyi başaracağız” diyor. Şu anda Novo Nordisk’in farklı moleküller ile obezite alanındaki araştırmaları devam ediyor. Hali hazırda ise obezite tedavisinde kullanılmak üzere liraglutid molekülünü hastaların kullanımına sundular. Bu molekülün başka etkileri ile beraber iştah düzenlenmesinde yer alan bir bağırsak hormonu olan ve doğal yolla oluşan GLP-1’e yüzde 97 benzerliğe sahip bir GLP-1 RA olduğunu da öğreniyorum.
“Haydi iyi yaşa”
Elbette çağın salgınlarına geliştirilen yenilikçi tedaviler kadar hatta daha bile fazla önemi olan konu; baştan tedavi edilecek noktaya gelmeden gerekli önlemleri almak! Yani nasıl beslenirsek, ne kadar egzersiz yaparsak ve nasıl bir yaşam tarzını benimsersek bu hastalıklar bizden, biz de onlardan o kadar uzak dururuz. Bu noktada da elbette farkındalığı geliştirmeye yönelik her türlü proje çok değerli. Bu nedenle bu yazımda siz değerli meslektaşlarıma iki önemli projeden de bahsetmek istiyorum. İlk proje, Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile Novo Nordisk firmasının iş birliğiyle gerçekleştirilen “Haydi Medipol” etkinliği… Bu etkinlik kapsamında Medipol öğrencilerinde ve çalışanlarında obeziteye yönelik farkındalığa katkı sağlayacak bir gün geçirdik. Güne sağlıklı atıştırmalıklarla başladık. Ardından eğlenerek hareketlendiğimiz bir etkinlik ile “Hareket et” mesajını yaydık. Sonrasında benim moderatörlüğümde bilim insanları Prof. Dr. Gülden Omurtag ve Prof. Dr. Abdülkadir Ömer, Psikolog Dr. Beyza Bayraktar ve Novo Nordisk Türkiye Medikal Direktörü Demet Özkaya ile “İyi yaşa” mesajını verdik. Ve ünlü sunucu Murat Güloğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen son oturumda ise diyetisyen şef Ayça Alara Aycan sahnede sağlıklı ve pratik lezzetler hazırlarken, spor eğitmeni Murat Bür günlük hayatta kolayca yapılabilecek basit egzersizler göstererek “Alışkanlıklarını değiştir” dediler. Konuştuğum katılımcıların hepsi günün sonunda obeziteye karşı ciddi şekilde bilinçlendiklerini söylediler. Bazen bu bilinçlenme yaşanmış insan hikâyeleri üzerinden de sağlanabiliyor.
“Obeziteye Meydan Okuyanlar”…
Bahsetmek istediğim ikinci farkındalık projesi başarılı gazeteci ve sağlık muhabiri Yeşim Sert Karaaslan’ın yeni çıkan kitabı “Obeziteye Meydan Okuyanlar”… Kitapta obeziteyle mücadele eden ve fazla kilolarından kurtularak hayallerine kavuşan sekiz insanın hikâyesi ele alınmış. Kitabın diğer yüzündeyse “Hekim Gözüyle Obezite” başlığını göreceksiniz. Yani Karaaslan hekimlerden derlediği bilgilerle, obezite hakkında bilmemiz gerekenlere kitabında yer vermiş. Sağlıklı yaşam konusunda farkındalık arttıracak projelerin çoğalması dileğiyle, unutmayalım Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca kişiye her gün temas eden biz eczacılar çok şey yapabiliriz.