Eczanelerimizde sıklıkla başvuran hastalarımıza önerdiğimiz bu ürünler hakkında hem içerik hem de etki anlamında seçici olunmasının bir gereklilik olduğu ortadadır.
Eczanelerimizde sıkça hastalara önerdiğimiz önemli bir destek ürünü olan glukozamin-kondroitin’den bahsetmek istiyorum. Dünyada son 20 yıldır popülaritesi artan ve özellikle osteoartrit vakalarına bağlı ağrı ve eklem içi sinovial sıvı azalmasına bağlı semptomlarda ciddi rahatlama sağladığı düşünülen bu etkin maddeleri içeren tablet, kapsül, krem ve jel formunda ciddi bir ürün skalası eczanelerimizde yer almaktadır. Ancak bence eczacı için en önemli konu içerik ve kombinasyonlardan hangisinin uygun ve eczanelerde önerilebilecek kalitede olduğunun belirlenmesidir. Elimden geldiğince sizlere bu önemli bileşikler hakkında detaylı bilgiler vermeye çalışacağım. Glukozamin 6 karbonlu bir amino şekerdir. Amino şekerler vücudumuzda mukopolisakkaritler, mukoproteinler ve mukolipitlerin yapı taşlarını oluştururlar. Glukozamin özellikle mukopolisakkarit yapısındaki kondroitin ve hiyalüronik asit gibi maddelerin yapı taşlarındandır. İnsan vücudunda glukozamin fruktoz-6 fosfat ve glutaminden sentezlenmektedir. Suplement olarak glukozamin bileşiklerinden beş tanesini görüyoruz. Bunlar D-glukozamin sulfat 2KCL, D-glukozamin sülfat NaCl, N-asetil glukozamin, D-glukozamin HCl, N-asetilglukozamin polimeri’dir. Bu bileşiklerden glukozamin hcl ve glukozamin sülfat formları kabuklu deniz hayvanlarından elde edilmektedir. Bu tip kabuklu deniz hayvanlarına alerjisi olan kişilere bu kaynaklardan elde edilmiş glukozamin önerilmemelidir. Ayrıca bitkisel kaynaklı olduğundan bahsedilen glukozamin bileşiklerinin doğal yollarla elde edilmediğini ve bu tip çalışmalara itibar edilmemesini tavsiye ederim.
Gelelim glukozaminin etki mekanizması ve kullanım şekline: Glukozamin synovial sıvı, ligamentler ve diğer eklem yapılarında bulunan glukoproteinlerin ve glukozaminoglikanların sentezi için ihtiyaç duyulan endojen bir amino şekerdir. Bu özelliği ile osteoartritte azalan sinoviyal sıvının yapıtaşlarının üretimine destek olduğu düşünülmektedir. Yapılan çalışmalar günlük kullanılması gereken dozun oral olarak 1500 mg olması gerektiği yönündedir. Daha yüksek miktarlarda alımın istenilen potent etkiye ekstra bir fayda sağlamadığı gibi pankreas hücrelerinde hasar ve şeker hastalığı riskinde artış etkileri bulunmaktadır. Eczaneye gelen hastalara glukozamin önerilirken mutlaka önerilen dozun üzerinde almamaları konusu hassasiyetle anlatılmalıdır. Ayrıca kronik karaciğer rahatsızlığı olan hastalarda kullanılmasının mevcut durumu kötüleştirme riskinden dolayı kaçınılmalı ya da mutlaka hekim kontrolünde bir doz ayarlaması yapılması önerilmelidir. Oral yol dışında krem ve jel formunda ürünlerde göze çarpsa da osteoartritte deriden emilim ve etki mekanizması açısından net bir ifade ortaya çıkmamıştır. Yine de glukozamin içeren kremlerin kozmetik amaçla kırışıklık azaltıcı olarak kullanıldığı da gözlemlenmiştir. Kondroitin ise n asetil glukozamin ile glukuronik asit zincirlerinden oluşmuş bir glukozaminoglukan türevi bir bileşiktir. Kıkırdak ve korneanın önemli bir bileşenidir. Eklem matriksinin oluşumunda önemli bir yapıtaşı görevini üstlenmektedir.
Kondroitin etki mekanizması ve kullanım şekli: Artikular kartilajda bulunan glikozaminoglikanların büyük bir bölümünü oluşturmakta, eklemlerdeki viskoziteyi sağlamakta ve kartilaj tamirini uyararak kartilajın dejenerasyonunu inhibe eden enzimlerin inhibisyonu yolu ile etki etmektedir. Kondroitin için kaynak olarak genellikle sığır veya köpekbalığı kıkırdağı kullanılır. Sığır kıkırdağından elde edilen kondroitin için enfekte olma riski göz önüne alınarak köpekbalığı kıkırdağını kaynak olarak alan ürünlerin tercih edilmesini tavsiye ederim. Kondroitinin suplement olarak kondroitin sulfat formu kullanılmaktadır. Bu formun oral yoldan alındığında emiliminin %70 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Önerilen günlük doz 800-1200 mg arasındadır. Kondroitin için özellikle yapısının heparine olan benzerliği nedeniyle antikoagulan tedavi alan hastalarda özellikle dikkat edilmelidir. Bu tip hastalar konu ile ilgili mutlaka uyarılmalıdır. Bu iki önemli bileşiğin beraber kullanımının osteoartrit tedavisi ve semptomların giderilmesi için beraber kullanımı sıklıkla önerilmektedir. 1997 yılında Dr. Jason Theodosakis tarafından kaleme alınan bir kitap ile bu kombinasyon popüler hale gelmiştir. Ancak yapılan klinik çalışmalarda tek başına glukozamin kullanımı ile kombine kullanım arasında ciddi bir fark gösteren bulgulara rastlanmamıştır. Bazı çalışmalarda anlamlı farklar bildirildiği görülmektedir. Ancak yapılan bazı spesifik çalışmalarda osteoartrite bağlı ağrının azaltılmasında yararlı olduğu da belirtilmektedir. Bu kombinasyonu kullanan hastalarda sıklıkla karşılaşılan yan etkiler ise mide ağrısı ve ishaldir. Son zamanlarda bu kombinasyona MSM (metil sülfonil metan) ve SAM (S-adenozil metiyonin) gibi maddelerde eklenmektedir. MSM, çeşitli meyvelerde, sebzelerde, tahıllarda ve hayvanlarda doğal olarak bulunan en yüksek biyoyararlanıma sahip organik bir kükürt bileşiğidir. Antinflamatuvar etkiye sahip olduğu ve bağ doku yapımı için gereken sülfür kaynağı olarak tedaviye yardımcı olduğu düşünülmektedir.2000 mg’a kadar dozlarda kombinasyona eklendiği görülmektedir. SAM ise osteoartritte kondrosit sayısını arttırarak olası hasarı engellemeye yardımcı olduğu düşünülmektedir. 200-600 mg arası dozlarda kombinasyonlara eklenmektedir. Sonuç olarak eczanelerimizde sıklıkla başvuran hastalarımıza önerdiğimiz bu ürünler hakkında hem içerik hem de etki anlamında seçici olunmasının bir gereklilik olduğu ortadadır. Ayrıca her ne kadar gıda desteği olarak kategorize edilse de Eczacı danışmanlığında kullanılmasının olası riskleri azaltacağı, tedavi uyumu ve tedaviden alınan faydayı arttıracağı aşikârdır.