Dr. Ecz. Metin UYAR yazdı…
35 yıllık bir eczacı olan Ayşe Dündar’ın kaleminden çıkan öyküler Gökbilimcinin Salyangozu ismiyle kitap olarak yayınlandı.
35 yıllık bir eczacıyla sizi tanıştırmak istiyorum. Öğrenciyken eczane stajlarımı onun eczanesi olan Pelikan Eczanesi’nde yaptım. Ama bu yazının konusu eczanesi değil. Hayallerinin peşinden giderek çıkardığı öykü kitabı… Kitabın adı Gökbilimcinin Salyangozu. Kitap ismini, içindeki öykülerden birinin kahramanından alıyor. Ayşe Dündar ilk kitabını çıkardığında “Ayaklarının yerden kesildiğini” hissettiğini anlatıyor. Dündar ile yaratıcı yazarlık atölyesi katılımcısı olarak başladığı ve yazar olarak karşımıza çıktığı serüvenini konuştuk.
Yazmaya ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?
Yazmaya olan ilgimi çok geç fark ettim. Yaklaşık kırk beş yaşımda! Öncesinde heykel, fotoğraf, ve yağlı boya ile ilgili birçok atölyeye katıldım. Bir gün katıldığım bir resim atölyesinde yağlı boya yaparken ressam Mahir Güven yanıma yaklaştı ve bana “İçindeki şeytanı çıkar” dedi. O günden beri bu sözü hiç unutmadım. Şeytan ile kast ettiği şey yaratıcılıktı. Ben de sanırım o şeytanı yazarak çıkardım.
O şeytanı çıkarmak için bir eğitim aldınız mı?
On yıl önce Sunay Akın’ın kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesi’nde açılan Akgün Akova ile Yaratıcılık Seminerleri’ne başladım. Orada resim, müzik, sinema, tiyatro gibi hayatı besleyen birçok sanat dalıyla ve bilimle iç içe olma fırsatını yakaladım. Altı yıl süren bu macera boyunca minik minik öykü denemelerim oldu. Yazarlığımın ilk tohumlarının da orada atıldığını söyleyebilirim. Hala Akgün Akova ile Yaratıcı Yazarlık Atölyesi’ne devam ediyorum.
Bir öykü nasıl ortaya çıkıyor?
Bazen bir şey tetikliyor ve bir anda bir öykü çıkıyor. Bazense bir öykünün çıkması yıllar sürebiliyor. Ne kadar süreceğini bilemiyorum ama bir tetikleyici gerekiyor. Kokladığım bir koku, dinlediğim bir müzik, iki kişi arasındaki sohbette söylenen bir cümle, okuduğum bir şiir… Bunların hepsi öykünün fitilini ateşleyebiliyor. Yani öykü, yazarın hayatı nasıl gözlemlediği ile çok ilişkili!
Peki Gökbilimcinin Salyangozu nasıl çıktı?
Artık pek çok öyküm olgunlaşmıştı. Onlar üzerinde yoğun bir şekilde çalışarak, öykülerimi kalıcı bir eser haline getirmeye karar verdim. On iki öyküden oluşan Gökbilimcinin Salyangozu işte böyle doğdu. İçinde hepimizin tanıdığı insanlarla ilgili öyküler olduğu gibi sıradan insanların sıra dışı öyküleri de var.
Bu kitap size bir ödül de getirdi…
Evet. Kitabın içindeki Macar Çocuktan Mektup adlı öyküm, Fakir Baykurt Öykü Yarışması’nda birincilik ödülü aldı. Bu benim için çok değerli bir başlangıç oldu.