Ali ERDEM
Son zamanlarda OTC’nin gündemi meşgul etmesi nedeniyle geri plana itilen ve aslında OTC ile beraber değerlendirilmesi gereken sağlığa ilişkin ürünler ve bu ürünlerin yasal belirsizliğinden bahsetmek istiyorum.
Öncelikle sağlığa ilişkin ürünler hem içerik hem de kapsam bakımından önemli bir Pazar ve ne yazık ki eczanelerimizin yeterince değerlendiremediği bir alan. Bu alanda medikal ürünlerden başlayarak, gıda destekleri, aromaterapi, balmandoterapi, apiterapi, sporcu destek ürünleri, homeopati ürünleri, dermokozmetikler, saç bakım ürünleri, fitokozmetikler ve fitosötikler ile anne bebek ve ağız- diş sağlığı ürünleri vs. bulunmaktadır. Sağlığa ilişkin ürünler özetle; geniş bir bant aralığı olan ancak yasal mevzuatla net çizgileri belirlenmemiş olması sebebiyle hem satış pazarlama, reklam hem de ürün tedarik yöntem sorunları bulunmaktadır. Özellikle reklam ve pazarlamada abartılı ve bilimsel kaynağı olmayan etki verileri ile yapılan tanıtımlar ve geri bildirim eksiklikleri toplumda mağduriyetlere yol açmaktadır.
“Her OTC ürün eczane raflarında olmamalı”
Eczacılar olarak bu ürünlerin belirli bir kalite ve etkinlik seviyesi belirlenerek eczane raflarımızda kontrollü şekilde yer bulması önemlidir. Burada mutlaka eczacı örgütlerinin ortak bir komisyon oluşturarak bir eleme yapması önemlidir. OTC yasasının gündemi meşgul ettiği bu günlerde bu konunun da görüşülmesi ve eczanede bu ürün gamının genişletilmesi ve doğru meslek politikaları ile eczanelerimizin pazar payını arttırmaları ana hedefimiz olmalıdır. Eczanelerimizin bu alanlara olan ilgisi bazı kesimlerde rahatsızlık yaratmıştır. Bunun en belirgin olduğu düzenleme eczane vitrinlerimizde medikal yazılmasının yasaklanmasıdır. Medikal sözlük anlamı ile tıpla ilgili, sağlığı korumak ve sağlığı geri getirmek için yapılan uygulamaların tümünü ifade eder. Bu ifadenin eczane vitrinine yazılmasının engellenmesi mantıkla izah edilecek durumda değildir.
Eczacının güven ve danışmanlık rolü
Ancak bu tip sektörel lobi faaliyetlerine eczacılar olarak toptan bir tepki verilmesi ve devamında bu mücadelenin kamu erki nezdinde devam etmesi için bir koordinasyon ve plan yapılması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki bu pazarda eczane ve eczacının güven ve danışmanlık rolü diğer dağıtım ve pazarlama kanalları için rekabet edilmesi mümkün olmayan bir donedir. Eczacı örgütlerinin kamu nezdinde lobi faaliyetlerinde bulunması ve topluma bu ürünleri de içeren doğru bilgiler aktarması bu sektörel baskıları ve düzenlemeleri ortadan kaldırabilir. Eczacılar ve eczaneler hakkında yönetmeliğimizin 42. Maddesinde eczanede satılabilecek ürünler belirtilmiştir. Bu ürünlerin kapsamının genişletilmesi ve ileride olası sağlığa ilişkin ürünlere ait bir yasal düzenlemede eczaneler için bazı imtiyaz ve özel düzenleme taleplerinin de dile getirilmesi gerekmektedir.
“Firma bazlı eğitimler yetersiz”
Ayrıca bu ürünler için eczacı ve eczane personelinin eğitilmesi ve bu eğitimin Türk Eczacıları Birliği kanalı ile koordine edilmesi de önemlidir. Mevcut fiili firma bazlı eğitimlerin eczacı için yeterli olmadığı aşikârdır. Alanında uzman kişilerce ürün gamı ve alan bazlı eğitimlerin düzenlenmesinin ve bunun bir takvime bağlanarak eczacı odalarında yerinde eğitimlerle ve bölgesel anket çalışmaları ile hem eczacının hem de toplumun bu ürünler için eczaneye bakış açısı değerlendirilmelidir. Serbest eczaneler için önemli bir pazar olan sağlığa ilişkin ürünler mutlaka gündemde tutulmalı ve eczacı ve eczacı örgütleri tarafından ciddi bir planlama yapılarak değerlendirilmelidir.