Güney Dakota Üniversitesi Sanford Tıp Fakültesi akademisyenlerinden Omega-3 uzmanı Prof. William S. Harris, yüzde 8’den az olmaması gereken Omega-3 indeksinin Türkiye’de yüzde 4’ün altında tespit edildiğini söyledi. Prof. William S. Harris, 24.000’den fazla kişinin EPA ve DHA ölçümlerinin sonuçlarına göre hazırlanmış Omega-3 indeks haritasına göre Türkiye’nin en düşük Omega-3 indeksine sahip ülkelerden biri olduğunu söyledi. Prof. Harris, küresel ısınmanın sonucu olarak denizlerdeki balık türlerinde azalan Omega-3 yağ asitleri miktarlarından dolayı haftada iki kere balık tüketiminin de artık yeterli olmadığını belirtti.
Omega-3 alanında yapmış olduğu bilimsel çalışmalarla dünyaca tanınan ve araştırmaları A.B.D.’de National Institute of Health tarafından desteklenen, Güney Dakota Üniversitesi Sanford Tıp Fakültesi akademisyenlerinden, Omega-3 uzmanı olan Prof. William S. Harris, Farmavita tarafından düzenlenen “Omega-3’e Yenilikçi Yaklaşım” konulu toplantıya konuşmacı olarak katıldı. 12 Kasım tarihinde Marriott Hotel Şişli’de gerçekleştirilen, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan’ın moderatörlüğünü yaptığı ve eczacıların davetli olduğu toplantıya yoğun ilgi vardı.
Prof. Harris, Omega-3 yağ asitlerinden EPA ve DHA’nın gerekliliğini, kendi çalışmalarının da yer aldığı sunumuyla gözler önüne sererken, 24.000’den fazla kişinin EPA ve DHA ölçümlerinin sonuçlarına göre hazırlanmış Omega-3 indeks haritasını da Türkiye’de ilk defa sunarak, ülkemizdeki ve diğer birçok dünya ülkesindeki düşük Omega-3 seviyelerine dikkati çekti.
Prof. Dr. Hilal Mocan da, çocuk gelişiminde hekimler tarafından yapılan sağlıklı beslenme önerilerinden bahsederek, özellikle hangi gıdaların ve besin öğelerinin mutlaka beslenmede yer alması gerektiğini ve bu besin öğeleri arasında Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA’nın önemli bir yeri olduğunu anlattı. Her iki uzmanın da kendi uzmanlık alanları kapsamında paylaştıkları bilgilere ilave olarak, düşük Omega-3 seviyelerini yükseltebilmek amacıyla, doğrudan EPA ve DHA alımını sağlayan balığın sıklıkla beslenme programında yer alması veya balık yağının kullanımı ile istenen seviyeye ulaştırılması gerektiği ortak görüşü sunuldu.
‘Türkiye kötü durumda’
Omega-3 indeksinin %8’den az olmaması gerektiğini, ideal Omega-3 seviyesinin %12 ile Kuzey Avrupa ülkelerinden Norveç’te, Grönland’da ve Japonya’da olduğunu, haftada ancak 5-6 kez yağlı balıkların tüketilmesi ile bu seviyelere ulaşılabileceğini açıklayan Prof. Harris, Türkiye’nin ise %4’ün altında olmasıyla en düşük Omega-3 indeksine sahip ülkelerden biri olduğunu söyledi. Genel olarak Omega-3 seviyesinin düşük olmasının, Kuzey Atlantik Denizi’ndeki balıklarda bulunan yüksek miktar Omega-3 yağ asitleri seviyesinin diğer denizlerdeki balık türlerinde olamayabileceği, yetersiz balık tüketimi, pişirme teknikleriyle balıktaki Omega-3’ün korunamaması gibi nedenlerden kaynaklı olabileceği belirtildi.
‘Haftada iki artık yeterli değil’
Prof. Harris sunumunda ayrıca, Amerikan Kalp Derneği’nin (American Heart Association) önerdiği, haftada iki kez yağlı balık tüketiminin artık günümüzde ihtiyacın karşılanması açısından yeterli olamadığını da belirtti. Amerikan halkının ideal Omega-3 seviyesinin oldukça altında Omega-3 indeksine sahip olduğunu ve günümüzde küresel ısınmanın sonucu olarak denizlerdeki balık türlerinde azalan Omega-3 yağ asitleri miktarlarından dolayı haftada iki kere balık tüketiminin gerekli seviyeye ulaşmakta yeterli olmadığını söyledi.
Prof. Dr. Hilal Mocan da, özellikle çocuklarda ve hamilelerde DHA’nın daha çok gerekli olduğunu belirtmesinin yanı sıra, destek olarak kullanılacak balık yağının doğal ve saf olmasının, katkı maddeleri içermemesinin, şeker, tatlandırıcı gibi çocuğu karbonhidrat tüketimine alıştıracak içeriklerin olmamasının önemine değindi. Balık yağında doğal A ve D vitamini bulunmasına da değinen Prof. Dr. Hilal Mocan, bu vitaminlerin vücudun ihtiyaç duyduğu önemli vitaminler olduğunu, her iki vitaminin de bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarının korunmasında rol oynadığını, günlük alıma uygun değerlerde kullanılmasının herhangi bir sakıncası olmadığını belirtti. Özellikle günümüzün ciddi problemi olan D vitamini eksikliğinin önlenmesi amacıyla günlük ihtiyacı karşılayabilen miktarda D vitamini içeren balık yağının, başka D vitamini takviyesine gerek duyulmadan hem Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA hem de D vitamini desteği sağlayabildiğini söyledi.
Her iki uzmanın da konuşmalarında değindikleri önemli bir başka husus, Omega-3 takviyesi amacıyla kullanılan balık yağının içindeki EPA ve DHA miktarlarının ne olduğunun yanı sıra güvenilirliğinin de sorgulanması gerektiğiydi. Doğal, saf, katkı maddeleri içermeyen balık yağının güvenle kullanıma olanak sağladığı, fakat özellikle de hamilelerde ve çocuklarda bu konuya çok daha fazla dikkat edilmesi gerektiği bahsedilen önemli konulardandı.
Omega-3 hakkındaki güncel bilgilerin uzmanlar tarafından aktarıldığı Farmavita İlaç tarafından düzenlenen bu toplantı, “Möller’s Omega-3” balık yağı markasının “doğal elma aromalı” yeni formunun lansmanı amacıyla düzenlenmiştir. Möller’s Omega-3, Türkiye’de bir ilk olan “elma aroması” ile de eczanelerde yer almaya başladı.